ŞOFAR SESLERİNE KARIŞAN
BOMBA SESLERİ
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.
2015 Ağustosunda birbirlerini tamamlar
nitelikte 2 yazı yazmıştım:
“48nci can simidi” ve “İsrail kendisinin olanı aldı-Noa Operasyonu.”
Bu konularda şimdi daha çok bilgim var.
Sizlerle paylaşmak istedim ve olması gerektiği gibi iki yazıyı birleştirerek
tekrar sizlere sunmaya karar verdim. İnanması güç olan bu olaylar dizisi, filmlere
taş çıkaracak niteliktedir.
6 Ekim 1973. İsrail. Saat 12.05. Yahudi âlemi
en kutsal bayramı olan Yom Kippur (kefaret günü) dolaysısıyla sinagoglarda dua
etmekte. Birden bomba sesleri dua seslerine karışmaya başlar. 4ncü İsrail-Arap
savaşı başlamıştır.
Önce Araplar’ın başarılı oldukları gibi
gözüken savaş 2-3 gün içerisinde değişir. İsrail kendine gelir, Araplar da
kendilerine dönerler. Tarihçiler sonradan, savaşı kesinlikle İsrail Deniz Kuvvetlerinin
kazandığını yazarlar. Bu savaş onların sayesinde kazanılmıştır. Şimdi size o
tarihte füze botları filotillasının komutanı, omuzunda üç yıldız taşıyan amiral
Shabtai Levi’nin ağzından bu inanılmaz günlerin hikâyesini yazmaya çalışacağım.
Bölüm 1– Eliat Destroyeri
6 günlük 1967 Arap İsrail savaşı biteli birkaç
ay olmuştu. İsrail’in en büyük savaş gemisi Eliat rutin devriye görevindedir. Eliat
1710 tonluk deplasmana sahip 80 metre uzunluğunda bir destroyer (muhrip) idi.
Savaşta Mısır’a kök söktürmüştü. Bir Mısır destroyerini teslime zorlamış, iki
torpido botunu da denizin dibine yollamıştı. O tarihte Akdeniz’de Eliat’a
dayılanabilecek bir Arap gemisi yoktu.
Eliat, Mısır kıyılarına 17 mil mesafede
ilerlemekteydi. Eliat’ın radarları denizde yüzen hiçbir gemi görmüyordu.
Limandaki botlardan bir tanesi bulunduğu yerden Eliat ile radar teması kurdu. Bir
ışık huzmesi parladı. Eliat ilk anda füzeyi yıldırım zannetti. Peşinden durumu
anladılar. Ama geç kalmışlardı. Füze
saat tam 17.32 de Eliat’ı su seviyesinin biraz üstünden vurdu. Peşinden ikinci
bir füze daha isabet etti. Eliat bir anda can pazarına döndü. Gemilerini kurtarmak
isteyen genç denizciler kendilerini ateşlere atıyorlardı. İki füze daha geldi.
Koca destroyer yan yattı ve 2 dakika içerisinde battı.
Yardım
bütün hızıyla geliyordu. Ne yazık ki 48 denizci kayıptı. 47 sini buldular. Ölmüşlerdi.
48 nci denizci inatla hayata tutunur. Mazot
kaplı denizde 8 saat yüzdükten sonra kurtarılır. Onun anısına 48nci can simidi
isimli bir kitap yazıldı.
Dünyada
ilk defa 67 tonluk bir bot, kendisinden kat kat daha büyük bir destroyeri
batırıyordu. İsrail, Araplar’la değil, Ruslar’la savaşıyordu. Bu yeni bir dünya
idi. İsrail matemde idi. Taa ki 1973 Yom
Kippur savaşında, Eliat’ın intikamı alınana kadar.
Bölüm 2- Saar III botları
Eliat’ın batışına kadar İsrail donanması
2nci dünya savaşından kalma gemilerden oluşuyordu. Fakat bu son felaket artık
ağır destroyerlerin, kruvazörlerin devrinin kapandığını göstermekteydi. Gelecek,
manevra kabiliyeti yüksek küçük fakat hızlı füze botlarda idi.
İsrail bütün gücü ile ileri teknoloji ile
donatılmış füze botlarını planlamaya başladı.
Bir yandan botlar planlanırken diğer
yandan İsrail, kendi füzesini yaratmaya çalışmaktaydı. Projeye Gabriel ismi
verildi. İsrail füzelerinin ismi Gabriel olacaktı. Ancak savunma içinde planlar
yapılmalıydı. MOSSAD’ın yardımıyla Rus füzelerinin kabiliyetleri öğrenildi. Ona
göre savunma teknikleri geliştirilmeye başlandı. Chaff savunma füzelerinin
yapımına başlandı. Böylece Saar-III füze botları, zamanının en yüksek
teknolojisi ile doğdu. Ama doğum hiç de
kolay olmadı.
Planlar üzerinde çok uğraşıldı. İsrail
Devleti elindeki tüm teknik ve maddi imkânı seferber etmekteydi. Sonunda ortaya mükemmel bir proje çıkmıştı.
Botlar Almanya’ya sipariş edildi.
Ancak Araplar’ın projeden haberi olmuştu.
Almanya’ya siparişi iptal etmeleri konusunda baskı yapmaya başladılar. Baskılara
dayanamayan Almanya, siparişi iptal etti.
İsrail o dönemde Fransa ile ilişkilerde
altın çağını yaşıyordu. Yeni bir yol bulundu. Botların yapım planlarını ve
motorlarını Almanya yapacak, fakat uygulama İsrail’in denetiminde Fransa’nın
Cherbourg tersanelerinde yapılacaktı.
Plan hızla uygulanmaya başlandı. 12 bot
yapılacaktı. 1968 yılında ilk kaynak yapıldı. Yıl sonunda 5 bot hazır oldu ve
İsrail’e teslim edildi.
Bölüm 3- Beyrut
26 Aralık 1968 de çok kötü bir şey oldu. Filistin
Kurtuluş Örgütü’ne bağlı iki Arap terörist bir El-Al uçağına saldırı düzenledi.
İsrail karşılık olarak Beyrut’ta 10 Arap uçağını havaya uçurdu.
Birçok ülke İsrail’i kınadı. İsrail ise
kimseyi takmıyordu. Fakat başka bir gelişme İsrail’i zorda bırakacaktı. Zaten
Arap Liginin baskısı altında bulunan Fransa’nın De Gaulle hükümeti, İsrail’e ambargo ilan etti. İsrail’in en büyük
silah tedarikçisi ile arası açılmış oldu. Parası
ödenmiş 7 botumuz hala Cherbourg’da idi.
Son anda bir başka gelişme 2 botun
kurtarılmasını sağladı. MOSSAD ambargonun gelmekte olduğunu önceden bildirdi. 6
numaralı bot hazırdı. 7 numaralı ise neredeyse tamamlanmak üzere idi. İsrail,
botlara “olduğunuz gibi hareket edin” emri verdi. Ambargodan kurtarılmak
istenen botlar o kadar hızlı hareket ettiler ki komutan Amiral Shabtai Levi
botları ancak Cebelitarık boğazında yakalayabildi. 6 ve 7 numaralı botlar da
İsrail’e varmış oldu. Ancak bedeli ödenmiş 5 botumuz hala Cherborg’da idi.
Bölüm 4 – Cherbourg
De Gaulle hükümeti satış sözleşmesini
iptal etmişti. Seçimlerde De Gaulle kaybetti. Pompidou yeni cumhurbaşkanı oldu.
Fakat ambargoda bir değişiklik olmadı. Botlarımızı vermiyorlardı.
Bu arada botların inşaatı devam etmekteydi.
İşsizlik sorunu ile uğraşan Fransa inşaatı durdurmayı göze alamamıştı.
Aylar geçti. Botların inşaatı neredeyse
bitmek üzere idi. Yeni bir gelişme oldu. Martin Siemm adında birisi, Norveç adına botlara talip oldu. Uzun pazarlıklar
neticesinde anlaşma sağlandı. Fransa bizim botlarımızı Norveç firmasına satmaya
karar verdi.
Esasında Martin Siemm gizli olarak İsrail
hesabına çalışıyordu. Tüm ekibi MOSSAD ajanları idi. Bizim olanı almak için
oradaydılar. İsrail inanılması güç cüretkâr bir plan yapmıştı. Botları
kaçıracaklardı.
24 Aralık 1969 Noel günü kaçış tarihi olarak
belirlendi. Operasyona NOA adını vermişlerdi. 80 kadar İsrail’li tecrübeli
denizci ayrı ayrı yollardan Cherbourg’a vardılar. Bir otelde bir geceden fazla
kalmıyorlardı. Gemilerin yakıt sorununu çözmek için 5 tonluk küçük bir tanker edinmişlerdi.
Bir de özel pompaları vardı. Her gün küçük miktarda yakıt alıp geceleri botlara
dolduruyorlardı. Dikkatleri çekmemek için marketlerden ufak ufak alışverişler
yapılıyordu.
24 Aralık gecesi müthiş bir fırtına
ortalığı birbirine katmaya başladı. Hareketi 2 saat ertelediler. Daha fena
oldu. Tekrar ertelediler. Nihayet fırtınanın yavaşlamakta olduğu haberi geldi.
Halatlar çözüldü. Kaçıyorlardı. Botlar İsrail’e ALİAH yapmak üzere yola
çıktılar.
Ertesi gün tesadüfen bir BBC muhabiri
botlarla alakalı bir haber yapmak üzere Cherbourg’a geldi. Fakat hayret, botlar
yerlerinde yoktu. Merkezi ile temasa geçti. Haber yayınlandı. Botlar neredeydi?
Fransa hükümeti botların kaçtığını 12 saat sonra BBC’den öğrenmiş oldu.
Kaçakları ilk gören Cebelitarık boğazındaki İngiliz kontrol noktası oldu.
İngilizler yeşil ışık yaktı. “Bizim için sorun yok” demek
istiyorlardı. Derken bir Lloyd helikopteri botların üzerinde uçmaya başladı. “Kendinizi
tanıtın” diye soruyorlardı. Botlarda isim, bayrak vs. yoktu. Çağrılara cevap
vermiyorlardı. Fakat telsiz mesajlarından botlardakilerin İbranice konuştukları tespit edilmişti. Olay
tamamen açığa çıkmıştı.
Ambargocu Fransa hükümeti gülünç duruma
düşmüştü. Savunma bakanı “batıralım” dedi. Başbakan ve Cumhurbaşkanı
kesinlikle karşı çıktı. Malta açıklarında kaçakların kardeşi olan 4 bot, amiral
Shaptai Levi’nin komutasında onları beklemekteydi. Kısa bir süre sonra
kanatlarında Davud’un yıldızı olan İsrail savaş uçakları da eskort etmeye
başladı. Hareketten 8 gün sonra planlandığı gibi botlar Hayfa limanına, ait
oldukları yere geldiler. İsrail bayram yapıyordu. NOA operasyonu tamamlanmıştı.
Bütün dünya hayretler içerisindeydi.
İsrail 10 binlerce kilometre uzakta, Fransa’dan 5 gemiyi kaçırmıştı. İsrail
yine başarmıştı.
Bölüm 5-Tarihin ilk füze deniz savaşı -
Latakia
6 Ekim 1973 bütün İsrail Kippur dolayısıyla
sinagoglarda iken Mısır ve Suriye bütün güçleri ile aniden saldırdılar.
Saldırıdan kısa bir müddet evvel Başbakan Golda Meir başkanlığında İsrail
Hükümeti toplanmış ve MOSSAD’ın uyarılarına rağmen ekonomik sebeplerden dolayı İsrail,
alarma geçmeme kararı almıştı. (Bu karar pek çok kere irdelenmiştir. Ancak
neyin ne olduğu hiçbir zaman tam olarak açıklanmadı ve bence açıklanmayacak)
Efsane komutan 39 yaşındaki Gabriel Barka
Deniz kuvvetlerinde izinleri kaldırmış savaş alarmı durumuna geçmişti. Gafil
avlanmaya niyetleri yoktu.
O gece amiral Shaptai Levi, 5 füze botla
Suriye’nin Latakia (Lazkiye) limanına saldırıya geçer. Gece karanlığında sıfır
ışık ve tam yolla hedeflerine kitlenirler. Hedefleri Suriye donanmasını vurmak
ve kıyıdaki petrol tesislerini kullanılamaz hale getirmektir.
Suriye böyle bir saldırıyı beklemiyordu.
Limanlarını korumak için bir torpido bot ile bir mayın avlama gemisi
bırakmışlardı. İsrail füze botları daha ilk temasta top ateşi ile torpido botu
denizin dibine gönderdiler. Peşinden tam isabet alan mayın avlama gemisi de birkaç
dakikada battı. Karşılık olarak Suriyeliler 3 adet füze botu savaşa soktu. Böylece
dünyada ilk defa deniz üstünde yüzeyden yüzeye atılan füzelerle bir deniz
savaşı başlamış oldu.
Suriye botları her bakımdan avantajlı
idi. İsrail botlarını radarlarında görüyorlar ve füzelerini dakikalarca önce ateşleyebiliyorlardı.
Çünkü Suriye füzelerinin menzili 60 km. idi. İsrail Gabriel füzelerinin ise 45
km. menzili vardı. Nitekim İsrail botları menzile girer girmez Suriyeliler
füzelerini ateşlediler.
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve
dostlarım…
Savaşın gidişatına bir dakika ara verip
sizleri o ana götürmek istiyorum. Lütfen gözünüzün önüne getirin. İsrail
botları bütün ışıkları kapalı karanlık bir gecede, dost olmayan sularda
dalgalarda bata çıka tam yol düşmanın üzerine doğru gitmekte. 20 bilemedin 25
yaşında çocuklar o anda füze botun karanlık kumanda odasında elleri
klavyelerde, tetikteler. Suriyeliler füzelerini ateşlemişler. Füzeler
üzerlerine gelmekte. Bunu radarlarında görüyorlar. Komutanlar tam zamanında
karşı füzeleri ateşleme emri veriyor. Küçük eller düğmelere basıyorlar. Karşı füzeler
ateşleniyor. İyi de bugüne kadar hiç denenmemiş. Acaba işe yarayacak mı? Parazit
yapıcılar devreye sokuluyor. İsrail teknolojisi iş başında… Acaba bu tedbirler füzeleri
durdurabilecek mi? Yoksa birkaç dakika içinde yanacaklar mı? Sonları Eliat gibi
mi olacak? Dua edenler, “Allah’ım sana sığınıyorum” diyenler. Hayat ile
yaşam arasında geçen saniyeler… Evde bekleyen anneler, babalar, çocuklar, kardeşler,
sevgililer… Allah’ım ne zor bir andır? Ben yazmaya dayanamıyorum, ya
yaşayanlar?
Suriye füzelerinin aklıları karışır. Iskalarlar.
Menzile girer girmez İsrail botları Gabriel’leri ateşler. Tam isabet… BOOOMMMM
! Suriye botlarının üçü de vurulur. İkisi hemen batar. Üçüncü kaçarken kayalara
bindirir. Top ateşi ile o da denizin dibini boylar.
Botlar süratle Hayfa’ya doğru yola çıkar.
Barkai daha sonradan Amiral Shaptai Levi’ye “sen Hayfa Limanını korumayacak mıydın,
ne işin vardı Latakia’da” diye sorduğunda amiral “iyi ya işte, korudum,
ne istiyorsun?” diye cevap verecektir.
Bölüm 6- Eliat’ın intikamı
Eliat unutulmamıştı. Hayfa’ya dönen botlara
son derece hızlı bir vaziyette ikmal yapılır. Botlar bu kez Mısır donanma üssü
Port- Said’e doğru yola çıkarlar. Eliat’ın intikamına gidiyorlardı.
7 Ekim 1973 sabahı Port Said önlerinde,
yollarını 4 Mısır füze botu keser. Mısır’lılar menzile girer girmez füzelerini
ateşlerler. Hiç biri isabet kaydedemez. İsrail botları yeterince
yaklaştıklarında Gabriel’leri ateşlerler… BOOOOMMMM ! Tam isabet. Dört Mısır
botu da vurulmuştur. Üçü batar. Biri yaralı vaziyette kaçmaya başlar. Barkai “geri
dönün” emri verir. Eliat’ın intikamı alınmıştı. Bu savaş tarihe Baltim
deniz savaşı olarak geçer.
1973 Yom Kippur savaşı sırasında İsrail
deniz Kuvveleri 14 Arap gemisini batırmıştır. Araplar İsrail gemilerine 50 füze
atmış fakat hiç isabet kaydedememişlerdir. İsrail asker ve donanım olarak sıfır
kayıp vermiştir. (Esasında hiçbir yerde yazılı olmamakla birlikte özel bir
görev için kıyıya çıkan üç İsrail komandosu ne yazık ki geriye gelememişlerdir.
Onu da bir gün yazarım inşallah)
Yom Kippur savaşının ilk günlerinde
İsrail’in her türlü cephane ve mühimmata acil ihtiyacı vardı. Ancak savaş
yüzünden havadan ikmal yapılamıyordu. Doğu Akdeniz’in tamamen İsrail kontrolünde
olması bu hayati ikmalin denizden yapılabilmesini sağlamıştır. Bu savaşın
kaderini değiştirmiştir.
Bu hafta da bu kadar sevgili kardeşlerim,
yeğenlerim ve dostlarım…
Sevgiyle kalın, hoşça kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynakça : Vikipedia ansiklopedisi
Sn. Selim Atalay - Kahverengi Sular
Milliyet gazetesi arşivleri
Jerusalem Post arşivleri
Özel Teşekkür; Amiral Shaptai Levi’ye özellikle
teşekkür ederim. Kendisi bugün 83 yaşındadır.
Bir akademide öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Mükemmel
hafızasına hayran olduğum amiral, bütün bu hikâyeyi bana kendisi bizzat
anlatmıştır.
Ayrıca füze subayı oğlu Saar Levi’ye de
teşekkürlerimi sunuyorum. 3 numaralı füze bot onun adını taşımaktadır.